18 Ağustos 2011 Perşembe

Asgari Ücretin Yarısına Futbolcu Oynatmak


Yönetim sonunda taraftarının sesine kulak verip, zaten Galatasaray'a dönmek için can atan tribünlerin sevgilisi "Kadıköy Boksörü" Keita'yı bir sezonluk ayrılıktan sonra geri getirerek sevenleri tekrar buluşturdu.
Ünal Başkan'a teşekkürü bir borç biliriz.

Fakat resimde kırmızı ile belirttiğim, çok acınası bir durum söz konusu. O ücret nedir allasen?
Tamam Ünal Başkan iş adamı, parayı yönetmeyi iyi bilen bir abimiz ama bu kadar gaddar davranılmazki be başkanım.

Asgari ücretin brüt 837 Tl olduğu bir ülkede, günlük kuru 2,75 den hesaplasak sen bu adamı 412 tl gibi bir ücrete çalıştıracaksın. Vallahi içim acıdı. Ne yiyecek ne içecek bu fukara. Ek iş olarak saat, parfüm mü satsın Eminönü'nde ?

Bu durumun bir de şöyle bir tehlikesi var; Malum Fenerbahçe'nin şike yaptığı ispatlanamadığı için ceza almadı ya, vallaha adaletli federasyonumuz hak yenmesin diye asgari ücretin altında adam oynatıyoruz diye bizi küme düşürebilir. Yapar mı? yaparsa şaşırmam.

Not1: Yılmaz Özdil, Ertuğrul Özkök, Ercan Saatçi gibi hiç haz etmediğim adamların parsellediği bir gazetenin ufacık bir hatasını bile bulsam eleştiririm, yerden yere vururum.
Şimdi onlar düşünsün...

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Türkçe Küfür Edince Türk Olmak

Bu konuya daha önce değinmiştim, yine değineceğim.



Hani Worm Jim'e benzeyip, İsmail YK ekolünden gelen Mesut Özil adında bir futbolcu var ya, heh işte biz millet olarak bu adamda takılıp kaldık arkadaş. Bir grup bu herifin Alman milli takımını seçmesini gururuna yediremedi, bir grup "Helal olsun adama, yakışır!" tepkisi verdi falan oldu filan oldu. Adam neredeyse toplumu bölünmenin eşiğine getirdi.



Son zamanlarda da bu kardeş ile ilgili temel olay maçlarda Türkçe küfür etmesi.



Dünki Real-Barça maçı esnasında itiraz belirtisi olarak, açıkça belli olacak şekilde hakeme "Bi siktir git yeaa!" nidasını ben ve 70 milyon(Bknz:70 milyon bizi izliyor efendim) gördük.



Bugün ise Dünya üzerindeki Türk devletlerinde bu olay 21 pare top atışı ile kutlandı.



Mesut kendisi ile röportaja gelen Türk kanalı(Hangi kanal olduğunu hatırlamadığım için sallamayayım, Türk kanalı diyeyim dedim)'na "Naynn" diye yavşakça tepki verirken çok umursamadık, ama maç esnasında ettiği Türkçe küfürlere "Aaaa bak lan Hilmi Abi, Mesut yine Türkçe küfür etti, harbiden Türk bu adam Heheh) diye sevindirik olduk.



Canlarım ciğerlerim. Tepkilerini "Hassiktir" vb kombinasyonlar ile belirten ama Alman milli takımında oynayan Mesut'mu Türktür? Yoksa Sinirlenince "Foook Yuuu" diye bağıran ama Ay yıldızlı formayı giyen Colin(Ya da Kazım) Kazım mı?




Söyleyeyim; İkisi de Türk Mürk değildir, hatta Türkiye zerre kadar umurlarında bile değildir.



Eğer Türk olan topçu istiyorsanız Bknz:Altıntop kardeşler, Aslan parçası Nuri Şahin, Yıldıray Baştürk (Örnekleri bir miktar daha arttırabiliriz)




Diyerek yazımı sonlandırıyorum.




P.S. Görseli bilerek sona koydum. Bir de buna haya gücünüzle İsmail YK yı ekleyin (Ben kısıtlı imkanlarım ile ekleyemedim)


Delikanlı gibi! Güzel benzetme yapmışım değil mi?
















8 Ağustos 2011 Pazartesi

Niyetli misin?

Zaman zaman kendimi kontrol etmekte zorlandığım anlar olur benim. Bu tarz durumlarda içimdeki canavarı durduramamaktan çok korkarım.


Bu tarz hissiyata büründüğüm anlarda birisi de Ramazan Ayı'nda cereyan eder. Ama bunun Ramazan Ayı'nın kutsallığı veya dini olgularla alakası yoktur. Alakalı olduğu konu ise "Niyetli misin?" sorusuna verilen cevaplar ile ilgilidir.

Düşünebiliyor musunuz eşşek kadar abiler ablalar halen "Niyetli misin?" sorusuna "Evet, iyi niyetliyim" ya da "Evet, kötü niyetliyim" gibi sevimsiz, aptalca cevaplar verip karşı taraftan samimi bir tebessüm bekliyor.

Net söylüyorum bana böyle bir cevap verilse karşılığında tek cevabım "Mal mısın a.q.?" olur.

Belkide bu tepkim yaratıcı olmayan düşünce yapısına karşı gösterilen bir isyanın resmidir.

N'apim işte bende böyleyim.