17 Kasım 2011 Perşembe

Are Turkish Youngsters Too Smart?

Bugün tarihli bir haber sitesinde eurasianet kaynaklı, orjinal başlığı benim başlığımdaki gibi olan ama web gazetesi sitesinde "Türk Gençleri İş Beğenmiyor mu? olarak verilen bir habere rastladım, merak ettim okudum.

Özetle türkçeye çevrilen ve orjinal haberin harmanlanmış halinden ortaya çıkan sonuç; Türkiye'de ciddi anlamda büyük bir genç nüfus olduğu ve ciddi oranda da üniversite mezunu içeren bu nüfusun iş gücüne katılamadığıdır. Bir kaç genç arkadaşla yapılan röportajlarda da şikayetlerinin aynı işe çok sayıda kişinin baş vurmasından ve mezuniyetin ardından başlangıç ücretlerinin çok düşük (Genel beklenti 1500tl, genel önerilen 1200tl) gibi iki neden başı çekmektedir.

Şimdi buraya kadar zaten hep bildiğimiz ve hükümetler tarafından net gözüken çözümler (Meslek esaslı lise eğitimi) yerine, net gözüken sorunları büyütecek politikalar(Bakkal gibi üniversite açmak) teşvik edildi (Bak ne kadar kısa ve anlaşılır yazdım. Sevdim ben bu Yılmaz Özdil Staylayı)

Ama benim daha farklı bir konu dikkatimi çekti bu yazılarda.
İnternette haber yayını yapan sitelerde haberlere yapılan kullanıcı yorumlarını okumanın hastasıyım. Bu haberde de öyle yaptım.

Haberin altında yoğun bir şekilde şu yorumlar mevcut "Millet asgari ücretle 3 çocuk okutuyor, bunlar da 1200 tl yi beğenmiyor" İnanın ülke olarak sahip olduğumuz problemlerin bir çoğunun kaynağı bu tarz yorumlarda bulunacak zihniyete sahip vatandaş sayımızın diğerlerinden fazla olması.

Bak şekerim, o yeni mezun ve iş arayan kardeş senin asgari ücretle 3 çocuk okutmandan memnun mu sanıyorsun? O, "Asgari ücret böyle iyi" demiyor ki (küçük miktardaki, vasıfsız iş gücünün düşük ücrete çalışması düşüncesine sahip böcekleri dikkate almadan genelleme yaptım).Adam orada kendi sıkıntısını dile getiriyor. Sen de adamın derdi ile uğraşacağına kendi derdine çözüm üretmek için bir şeyler yapmaya çalışsan; Belki de dünya daha yaşanılır bir yer olacak, penguenler üşümeyip, aslanlar sevişmek için yüzlerce kilometre yol kat etmek zorunda kalmayacak.

"Ben kötüyüm, o zaman diğeri de kötü olsun" ile "Ben iyiyim, diğerlerini siktir et" düşünceleridir bu toplumu mahveden.

9 Kasım 2011 Çarşamba

Bütün İslam Aleminin Mübarek Ramazan Ayının Hayırlara Vesile Olmasını Temenni Ederim

Mobil teknolojilerin kilometre taşı olan cep telefonlarının hayatımıza yoğun bir şekilde sirayet ettiği 2000 li yılların başında sms ile bayram, kandil vs gibi dini öneme sahip günleri kutlama kültürü yerleşti toplumumuza. Bu mesajlarda genelde internetten alınmış afilli bir dörtlük, ardından da gönderenin adı ve soy adını içeren bir kalıp şekli ile gönderildi. Sanarsın Belediye başkanı veya milletvekili gönderiyor mesajı. Kardeşim sende nasıl bir ego var ki telefon rehberindeki herkese adın soyadını sonuna eklediğin bir mesaj gönderme isteğine sahipsin? Ruh hastası mısın sen?


Net bir şekilde söyleyebilirim ki bu tarz bir mesajı asla ve asla kimseye göndermedim. Hee bunu neden söyleme isteği duydum? Çünkü ufak bir öz eleştiri yaptım da çoğu tenkit ettiğim şeyi bir kerecik dahi olsa yaptığım gerçeği ile yüzleştim. Ama bu tarz bir mesaj gerçekten göndermedim. Aksini iddia eden var ise delikanlı gibi çıksın karşıma!

Şimdi bu sms lerin azalarak bitmesini ümit ederken sosyal medyanın zulmüne uğramaya başladık. Bu bayram en gıcık olduğum mesajların başında "Çikolata tadında bayram geçirmenizi dilerim" tarzı mesajlar gelmekte. Bu tarz mesajları yazan arkadaşlar; birincisi bayramın mantığını yanlış anlamışlar, ikinicisi "Çikolata tadı" nedir allah aşkına? Sabah şekeri mi sanıyorsun sen kendini de sevgi pıtırcığı laflar kullanıyorsun.

Hee asıl bomba ise "Tüm İslam aleminin ..." ile başlayan statuslar. Aman aman aman, allah allah allah, ya rabbim sanırsın Diyanet işleri başkanı veya İstanbul müftüsü konuşuyor. Ah be çocuğum sen gerçekten bedeninde nasıl bir işleme tabi tutuyorsun soluduğun o O2 yi? İnanın kelimeler boğazıma diziliyor, cümlelerimi yutkunmaktan dışa vuramıyorum.

Size diyeceğim tek kelime güzel insanlar;
"Adam Şeyhül islam beyler" olur.