19 Mayıs 2011 Perşembe

İşte Paşam İstanbul!

1950 Seçimleri öncesi İsmet paşa meşhur taksim mitingini yapmaktadır. Meydan hıncahınç doludur. Tahminlere göre Yüz Binden az olmayan bir insan topluluğu büyük bir coşku ile "Milli Şef"i selamlamaktadırlar. 1949-1957 yılları arası İstanbul Valiliği ve Belediye Başkanlığı görevini aynı anda yürütmekte olan Ord Prof Dr Fahrettin Kerim Gökay, İsmet Paşa'nın yanına gelerek seçimin sonucunu tahmin edercesine "İşte Paşam İstanbul" der.

Şimdi o seçim sonuçlarına bir bakalım;
Türkiye geneli- DP:%55.2 CHP:%39.6
İstanbul İçin - DP:%56.6 CHP:%26.1
(İkisini toplayıp 100 etmiyor demeyin, eksik kısım MP ve Bağımsızların oy oranı)

Demek ki neymiş? İstanbul o değilmiş!

Halkının gerçeklerini göremeyen, yanlışlarını düzeltmeye çalışmak yerine tenkit eden, dinamikleri kullanmayı başaramayan siyasiler dünya siyaset arenasında hep hüsranı tatmışlardır.

Örnekleri çoktur. Araştırın, bulamazsanız gelin ben söyleyeyim.

17 Mayıs 2011 Salı

17 Mayıs Kutlu Olsun


Bugün 17 Mayıs. O Türk Futbol tarihinin, hatta spor tarihinin en şanlı kupasının kazanıldığı gün. Ne mutlu ki bana bundan 11 sene önce Popescu'nun son penaltı vuruşundan sonra deliler,çılgınlar,manyaklar hatta azgınlar gibi bir sevinç yaşadım. Bu sevinç benimdi, bizimdi, bütün Galatasaray'lılarındı.

17 Mayıs 2000'den sonra her 17 Mayıs'da yine o sevinci yaşadım, takımımın o yıllardan sonra asla 2000 senesindeki performansı sergileyememesine rağmen. Çünkü 17 Mayıs 2000'de almıştık o kupayı ve o kupa hala bizim müzemizde ve dünyanın sonuna kadarda orada kalacak. Ve bütün Galatasaray'lılar haklı olarak o kupayla gurur duyacak.

Aramızda Osmanlı'nın İstanbul'u alması ile gurur duymayan var mı? Peki Osmanlı'nın o eski gücünden eser var mı? Hatta Osmanlı'mı var? Ama İstanbul bizim! ve bununla da sonsuza kadar gurur duyacağız. Bizanslılar ise bunu hep içlerinde hep bir uhde olarak saklayıp, bahaneler üreteceklerdir.

Uefa kupası bizimdir Galatasaray'lıların, gurur duymak da en büyük hakkımız. Bunu çekemeyip "İyi ki bir kupanız var" diyen Bizanslılar'a da sevgilerimi sunarım.

3 Mayıs 2011 Salı

Bebek Görünce Mala Bağlayan İnsan Modeli

Hani toplumumuzun eğitimsiz ve cahil olduğundan yakınan ve ülke olarak temel problemimizin bu olduğu görüşünü ortaya atan bir takım insanlar var ya, onlara diyorum ki "Hayır efendim yanlış düşünüyorsunuz!" geri kalmışlığımızın, aksaklıkların, problemlerin temel kaynağı tamamen farklı.


Açıklıyorum ülkemizin asıl parmak basılması gereken kanayan yarasını. Herkes ellerini başının arasına koysun, düşünsün, kendine bir pay çıkartsın bundan.

Ülkemizin en büyük problemi "Bebek görünce mala bağlayan yetişkinlerdir" Bu konuda çok ciddiyim, dertliyim, sıkıntılıyım.

Olaylar genelde şöyle gelişir. Bir grup yetişkinin bulunduğu ortama, bir şekilde bir insan yavrusu gelir. Bu insan yavrusu o gruptan birisinin arkadaşının veya akrabasının yavrusu olabilir, farketmez. Gelen insan yavrusuna bizim aklı selim! yetişkinlerimiz ilk tepki olarak genellikle "Hanimiş de hanimiş", "Abu cubu cubu cubu", "Bıcı bıcı bıcı" gibi saçma sapan seslerle sevgilerini belirtirler. Güzelim benim, o aptalca seslerin çıkartmandaki amaç ne senin? Ne yapmaya çalışıyorsun ki? Tamam belki kendinde o sübyana katabilecek pozitif bir değer göremeyebilirsin ama zavallı sabinin gelişimini neden engelliyorsun?

Hayatının neredeyse 4 senesini ilk tanıştığı insanlardan duyduğu bu saçma seslerle geçiren yavrumuzun gelişimi, doğal olarak Avrupa'lı akranlarına göre geç tamamlanmaktadır.Düşündüğümüzde ona bu ses grupları ile hitap eden yetişkinler de, henüz birer yavruyken aynı muameleye maruz kaldıkları için, yaptıkları yanlışı fark edememektedirler.Ancak artık birisinin bu zinciri kırması gerek.

İşte o kahraman benim! Vallahi de billahi de yapmıyorum. İlk başlarda çok zorlandım o aptal sesleri çıkartmamak için ama irademe hakim oldum, dizginledim kendimi. Karşımdaki bebeklere artık yetişkinmişlercesine davranıyor, sorularına ise realist cevaplar veriyorum.

Siz de böyle yapın. Bir bebek değişsin, Türkiye değişsin.

Düşünsenize; ^^Koşma! Düşersin "uf" olur dizin^^ dediğiniz bir çocuk size "Uf ne a.q. çok çok kanar işte" dese, ne cevap vereceksiniz?