9 Haziran 2015 Salı

2015 Genel Seçimlerine Yönelik Muazzam Bir Siyasi Analiz Yaptım

“Türkiye siyasi tarihinin belki de en kritik seçimleri” mottosu ile girdiğimiz 2015 Genel Seçimleri birçok insanın (seçim sonucuna göre en azından Akp’ye oy vermeyen %60’ın ) istediği şekilde sonuçlandı. Baktığımızda meclise girmeyi başaran 4 partiden 3ü gerçekten sonuçtan memnunken AKP de memnunmuş gibi gözükmeye çalışıyor.

Şimdi seçim öncesi partilerin ne istediğine ve sonuçta ne elde ettiğine bakmak lazım.

Genel olarak milliyetçi kesimi saymaz isek HDP’nin barajı geçmesini bir çok insan istemekteydi, HDP kurmaylarına seçimden önce “size %10.1 oy verelim, kabul mü ?” desek güle oynaya kabul ederlerdi, nitekim HDP %13 oy ile harika bir sonuç ile mecliste 80 sandalyeyi kaptı. HDP’liler memnun mu ? Memnun da ne demek, çılgın atıyorlar. Cumhuriyet tarihinin belki de en ayakları yere basan siyasetini yapan Kürt siyasi hareketinin temsilcisi HDP’lilerin de bu fırsatı mantıksız politikalar ile harcamayacak kadar zeki ve siyaset bilen insanlar olduğunu düşünmekteyim.

MHP tarafından baktığımızda her seçim öncesi hep “tek başına iktidar” sloganını atsalarda aslında onlar da biliyor potansiyelini. 2011 seçimlerinde %13 oy oranıyla 53 milletvekili sahibi olan MHP’ye, 2015 seçimlerinde %16,30 oy oranı ve 80 milletvekili ile başarılı dersek yanılmış olmayız sanırım. MHP artan oy oranı ve milletvekili sayısından memnunken kendileri için can sıkıcı tek nokta herhangi bir koalisyon yapacak gruba dahil olamama sorunu. Bu açıdan baktığımızda MHP her türlü kombinasyonda koalisyon dışında kalmakta. MHP için can sıkan bir diğer durum olarak da her ne kadar sandalye sayısını artırmış olsa dahi karşıt kutupta olduğu HDP ile aynı sandalye sayısına sahip olmanın, psikolojik bir baskı oluşturacağını düşünüyorum.

Gelelim CHP’ye. Selahattin Demirtaş’ın sempatik ve ılımlı tavrı ile birlikte Kemal Kılıçdaroğlu da kuşkusuz bu seçim kampanyasının en sevimli liderlerindendi. Seçim öncesi her ne kadar başarı kriterini %35 olarak belirlemiş olsalar da geçmişten günümüze türkiyedeki sosyal demokrat oy dağılımına baktığımızda CHP için %30 ciddi bir başarıydı. Ancak bu seçimde de geçen seçimdeki gibi %25 oranında kalırken 3 vekil azalarak 132 vekil ile parlamentoda yerini alacak. Ancak Kılıçdaroğlu’na baktığımızda bunu bir başarısızlık olarak görmüyor, haklı mı ? Nispeten. HDP’li vekillerin de dediği gibi Chp’den HDP’ye kayan min %2,5’luk bir oy oranı bulunmakta ancak Kılııçdaroğlu’da hassas ve stratejik davranarak bunu hiç dile dahi getirmiyor. Kendisini takdir ediyor, sırf bu yüzden bile gözlerinden öpebiliyorum.

Gelelim AKP’ye ! 2011 seçimlerinde aldığı %50 oy oranından %40 küsürlere 9 puanlık bir düşüş yaşadı. Karadeniz ve İç Anadolu’da MHP’ye, Doğu’da ise HDP’ye kaptırdığı oylara baktığımızda da bu oranı yakalamaktayız. AKP’nin oylarındaki düşüşün nedenleri başlı başına bir tartışma konusu, bu sebeple ben sonuca odaklanacağım. Mecliste AKP dışında yer alan 3 parti de AKP’nin tek başına iktidar olamaması ve kendi oylarının yükselmesi sebebiyle bir zafer havasına bürünmüş gözükmekteler ama bence asıl burada tehlike çanları çalmaya başlamakta ! HDP kurmaylarının bahsettiği emanet oylar yalnızca CHP’nin emanet oyları değil, bu oylar içerisinde daha önce AKP’ye oy vermiş Kürt seçmenlerin emanet oyları da bulunmakta. Aynı şekilde AKP’nin geçen seçimde kaybettiği oylar içerisinde azımsanmayacak bir oranda da Karadeniz ve İç Anadolu’da MHP’ye kayan oylar var !

Şimdi gelelim koalisyon ihtimallerine. Doğal olarak ilk koalisyon kurma girişimlerine AKP başlayacak, AKP’nin koalisyon ihtimallerini diğer bütün liderlerin açık ve net şekilde söylediği “AKP ile koalisyon yapmayacağız” sözleri sebebi ile kısa kesiyorum, sonuç olarak AKP’nin koalisyon ihtimallerinde yeri yok. Heee eğer olur da CHP MHP HDP’den birisi AKP ile koalisyon konusunda uzlaşır ise karaktersizlik örneği sergilemek konusunda yeni bir çığır açar.

Bunun dışında ise karşımıza yalnızca tek bir seçenek kalıyor, CHP – MHP – HDP koalisyonu. Bu üçgene baktığımızda kesişim kümesi CHP (Yoksa CHP gerçekten Türkiye’nin birleştirici gücü mü acaba ?) Eğer 276 sayısı CHP’nin yanına MHP ya da HDP’yi alması ile sağlanabilecek olsaydı CHP öncelik MHP olmak koşulu ile halen içinde barındırdığı ulusalcı kesimi biraz küstürmek pahasına HDP ile de anlaşabilirdi. Ancak 276 vekili yakalamak, bu üç partinin bir araya gelmesi ile olacağı için iki farklı kutup olan HDP ve MHP’yi aynı masa etrafında toplanması pek olası gözükmüyor ki zaten Bahçeli de bunu çok açık şekilde “Ne AKP ne de HDP ile koalisyon yapmayacağız” diye dile getirdi.

Bir iki gündür sosyal medyada bu üçlü koalisyonun bir araya gelmesine engel olan isim olarak Bahçeli’ye eleştiriler görmekteyim, katılmıyorum. Katılmamamın sebebi koalisyon olmasını istememem değil, empati yaptığımda Bahçeli’yi haklı görmem. MHP’nin ideoloji esaslı bir parti olması sebebiyle HDP ile ortaklık yapmasının temel ideolojisine zıt düşeceğinden bunu ne seçmenine ne de kurmaylarına açıklayamaz hatta teklifini bile sunamaz. Eğer ki, olur da bu ihtimal gerçekleşirse, MHP gelecek seçimde değil bu oyu almak, barajı bile geçemez. Bunun farkında olan Bahçeli de stratejik davranarak hiçbir koalisyona yaklaşmayıp en azından muhtemel erken seçimde oy oranını korumaya çalışıyor.

Eeeee koalisyon da kuramadık, peki şimdi ne olacak ?

Olacak şey çok basit. Erken seçim kararı alınması ile birlikte AKP seçim stratejisini “bakın, tek parti iktidarını bozdunuz, istikrar ortadan kalktı, ülke kaosa sürüklendi” çerçevesinde toplayacak ve bu seçimde kaybettiği 8 – 9 puanlık kaygan oyunu yüksek ihtimalle geri toplayacaktır.

Acı ama öngörüm bu şekilde.

Peki bu ihtimal öngörüm için kimi suçlamalıyız ? Koalisyon kuramayan liderleri mi ? cevabım HAYIR. Suçlanması gereken, bu zamana kadar bu toplumu yoksul ve cahil bırakarak; katilden, hırsızdan, hainden medet umar hale getiren AKP kadar korkunç olmasa da geçmiş hükümetlerdir.

“AKP lidersiz kaldı, bu çözülmenin başlangıcı” diyenlere de cevabım; Tayyip AKP’nin resmi genel başkanı olmasa bile, hayatta olduğu ve Cumhurbaşkanı olmasına rağmen anayasayı kural tanımazca çiğneyerek AKP propagandası yapabilme cüreti gösterdiği sürece AKP asla lidersiz kalmaz.

Yoldaş Lenin’in  “Belki iktidara gelecek kadar çok oy alamazdık ama devrim yapabilecek kadar kalabalıktık” sözleri ile yazımı tamamlıyoruum.

Anlayanaasdgajmjdgfajf



1 Haziran 2015 Pazartesi

Hiçbir Yere Siktir Olup Gidemeyeceğiz !

Çevremde yer alan ve ülkenin idare ediliş şeklinden rahatsız olan büyük bir çoğunluğun diline pelesenk olmuş “Bu ülkeden siktir olup gitmenin zamanı geldi de geçiyor” cümlesine vakti zamanında katılmakta iken kısa bir süre önce buna katılmayı bıraktım.

Mantıklı düşününce Türkiye’den siktir olup gitmek ütopik bir hayalden başka bir şey değil, neden mi ? Birincisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bizler seyahat özgürlüğü bakımından Gabon, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ya da Vietnam vatandaşlarından çok da bir farklılığa sahip değiliz. Hiçbir Avrupa Birliği üyesi ülkesine turistik amaçla bile gitmek istediğimizde abuk sabuk bir vize prosedürüne tabi tutulmaktayız, bu sebeple bir yerden bir yere gitmemiz kısa vadeli dahi olsa kendi içinde büyük zorluklar içeriyor. Hele ki bu yerleşik gitmek ise 5 günlüğüne tatile giderken senden kırk takla atmanı isteyen ülke yerleşmeye geldiğinde kollarını açarak seni beklemez !

Hadi diyelim ki bir yerden bir şeyler ayarladın resmi ya da gayrı resmi yollarla gittin, eeee ? gittiğin orası Alice Harikalar Diyarı mı ? Orada da “yabancı” olman sebebi ile yaşayacağın zorlukların tahmini çok da zor değil.

Hepsinden de öte, doğup büyüdüğün sana ait olan bu coğrafyayı yöneten kötü insanlar yüzünden neden bir yerlere siktir olup gitme psikolojisine bürünüyoruz ki ?

Belki de yapmamız gereken kendi konfor alanlarımızdan sıyrılıp biraz başkaları için düşünmek olabilir mi? Mesela doğru bildiğimizi tepki çekmek adına dahi olsa söyleyebilmek, hak mücadelesi veren insanların mücadelelerine elimizden geldiğince destek vermek. En basitinden oy vermeye gittikten sonra sandıklara sahip çıkmak olabilir mi ?

Herkes götünü birazcık kaldırıp, doğru bildiğini korkmadan söyleyebilse belki de kimse bir yere siktir olup gitmek zorunda kalmaz. Ya da gerçekten siktir olup gitmesi gerekenler siktir olup giderler.


P.S. Şu anda bir İskandinav ülkesi ya da ne bileyim Amerika, Kanada falan bana vatandaşlık verse anında siktir olur giderim bu ülkedenasjdgfamfa