Dünya üzerindeki hangi popüler şehri düşünürseniz düşünün, o
şehrin sahip olduğu sembol olmuş birkaç objesi mutlaka vardır.
Örneğin Paris’i düşünün hemen aklınıza eyfel kulesi gelir,
ya da New York’u düşünün Özgürlük Anıtı gözlerinizin önünde canlanır, Venedik?
Gondollar geçmeye başladı önünüzden değil mi? Peki ya Londra? Thames Nehri
üstünde kurulu Big Ben, London Bridge, London Eye falan hiç gitmemiş olsanız
bile zihninizde parıldar.
Şimdi gelelim İstanbul’a. Nedir acaba İstanbul’un sembolü?
Boğaz mı? Sultanahmet mi? Taksim Meydanı mı? Aslına bakarsanız hepsi. Ama bence
bunlarla birlikte İstanbul’u diğer şehirlerden en ayırt edici kılan özelliği
olması sebebiyle sokak hayvanları ve vapurlar derim.
Şimdi de vapurlara gelelim. Küçük bir botdan devasa gemilere
kadar denizde çalışan bütün araçların ruhu olduğunu düşünürüm, aslında düşünmem
çünkü bundan son derece eminim. Denizde bir araç ile seyir ediyorsanız o araca
inanmanız gerekir, o aracın dilinden anlamanız gerekir ve o aracı sevmeniz
gerekir. Çünkü deniz paranın en az işe yaradığı yerdir! Araban bozulunca
çekersin kenara ararsın ustayı ya da çekiciyi gelir çözer sorununu. Ama denizde
kayığının dilinden anlamıyorsan paran ile sorununu çözene kadar saygısızca
çıktığın deniz seni ağır şekilde cezalandırır!
İşte bizden çaldıkları güzelim vapurlar
Deniz ve deniz araçları ile ilgili kısa girizgâhımı
yaptığıma göre asıl bahsetmek istediğim konuya gelebilirim, vapurlar!
Her deniz aracının ruhu vardır dedim ya, vapurların çok daha ince bir ruhu vardır.
Yıllardır Kadıköy – Beşiktaş arası bir kısmı daimi yolcuları olmak üzere
yüzbinlerce insanı taşımış bu araçların nasıl ruhu olmadığını düşünülebilir ki.
Ki bu ruhun en güzel temsilcisi İstanbul’un diğer bir sembolü olan simitleri
pike yaparak kapma mücadelesi yaşayan bir başka sembol martılar değil midir?
Ama bu ruhu da bizden çalıyorlar! Kimler mi çalıyor? Kendi
uydurdukları ve kutsallaştırdıkları değerleri toplumsal değer olarak bütün
ülkeye dayatan, yandaşları her türlü suçtan muaf tutan, muhalifleri ise düşman
ilan ederek her türlü acıyı müstahak gören, insanlık erdeminden en ufak bir
zerre nasibini almamış yavşaklar!
İşte bu da hamur kafalıların harika ! yeni vapuru |
Sistemin en güzel işleme aracı olan, ihtiyacınız olmadığı
şeyleri size ihtiyacınız varmış gibi sunma silahını kullanarak çalıyorlar
vapurları elimizden. Bu şehrin en güzel özelliklerinden birisi olan sokak
kültürünün yansıması vapurlarımızı alıyorlar, hepimizi kontrol altına alma
amacıyla dayattıkları AVM mantığında çalışan dört tarafı kapalı iğrenç yeni
vapurları bize dayatıyorlar.
Alın yapın işte kıyasınızı ! |
Çünkü bunu yapan adamlar dört tarafı kapalı ve klimalı
vapuru, püfür püfür deniz havasını içinize çektiğiniz vapura tercih ediyorlar.
Çünkü bunu yapan adamlar hayatlarında hiç vapurun dümen suyundaki köpüklere bakarak,
boğazın yüzünü ıslatan damlacıkları ile irkilirken sigarasının dumanına
dertlerini bağlayıp üflememiş kız kulesine doğru. Çünkü bu adamlar güvertede
gazete kâğıdına sarılı kutudan bira yudumlamamış vapurda, bunu yapanlara da
sistem düşmanı olarak bakmışlar, bilmiyorlar onun için birbirini hiç tanımadan
birasını yudumlayan adamla çay içenin Kadıköy’den Beşiktaş’a yaptığı derin ve
samimi sohbeti. Çünkü bu adamlar vapurda bakışlarından samimiyet fışkıran
konservatuar öğrencilerinin konser kalitesinde yaptıkları harika müzikten
rahatsız olmuşlar. Onlar bu etkileşime girmek yerine, yolsuz ihale ile
vapurdaki ekranlardan reislerinin propagandasını yapan yandaş medya kanalını
izlemek istemişler. Bisikletle vapura binip adalara gitmemiş hiç, bisikleti ile
vapura binene de garipser gözlerle bakmışlar. Yani bu adamlar, hastalıklı beyinlerinin doğru kıldığından farklı davranını anlamaya çalışmamış, anlamak
bir kenara yıllardır bastırılmış duygular ile içerisinde büyüttüğü nefret
tohumlarının filizlenen silahlarını hiç çekinmeden bu kişilere doğrultmuş.
Ve yıllardır yaptıkları, milli irade saçmalığı altında
uydurdukları toplumsal değerleri yükseltme yalanı ile karabasan gibi işgal
ettikleri zihinlerimizin artık en derinine girip, kalan son gerçek
değerlerimizi de yozlaştırmaktalar.
Hepimize geçmiş olsun.