Bu zamana kadar etrafımdaki gördüğüm bir çok insandan, özellikle çalışan kesimden duyduğum ve bana çok anlamsız gelen bir takım klişe sözler vardı. Bu sözleri her duymamda "Yine başladılar!" gibi tepkileri içimden verir, dışımdan ise samimiyetsiz gülücükler gösterirdim. Ama acı şekilde bir şeyin farkına vardım ki, artık ben de bu tepkileri vermeye başladım!
Örnek olarak içinde bulunduğu yıldan şikayet ederek, gelecek yıldan beklenen büyük ümitler içeren sözler. Ve bu sözler büyük beklentilerin olduğu yılın gelmesi ile yerini bir sonraki yıldan beklenen ümitlere bırakmaktadır. Emin olun bu yıl benim yılım olacak dediğiniz yıl büyük ihtimalle bok gibi geçecek.
Sonra bu söz öbekleri içerisinde "Pazartesi Sendromu" veya "Cuma Sevgisi" ni belirten sözler vardır. Bu sözler de bana çok anlamsız gelirdi. Yani senede 52 kere bunalım mı yaşamalı insan? Hep düşünürdüm ne saçma bir dünya görüşü bu pazartesiden nefret edip, cumaya aşık olunan ruh hali diye.
Taaa ki benim de iç sesimin gelecek yıldan ümit etmem gerektiği, pazartesilerin bok gibi, cumaların ise şukela olduğunu söyleyene dek.
Çıkarımım şu ki; İnsan sevdiği işi yaptığı sürece herhangi bir zaman dilimi, herhangi bir zaman dilimine göre daha sevilesi niteliğe sahip olmuyor.
Ağlamak istiyorum sayın seyirciler.
0 comments :
Yorum Gönder