Başladığı
her işi yarım bırakma konusunda bir dünya markası olan ben, neredeyse kimsenin
takip etmediği kendime ait bu dijital platformda başlattığım "Benim İçin
Önemsiz Olan Şeyler" serisindeki ilk maddeyi paylaşmamın ardından 508 gün
geçmesine müteakip benden beklenen kararlılık seviyesinde serinin ikinci
yazısını yazmaktayım, bir alkışınızı alırım, çok sevinenler öpebilir de.
Fazla
takıntıları olan bir insan değilim ama "Kurumsal Dünya" düzenine
aşırı şekilde sinir olmaktayım. Aslına bakarsanız, asıl taktığım konu bu iğrençliklerle
dolu kurumsal dünya düzeninde bir yere gelmiş yönetici/patron sınıfındaki
insanların birer kahraman, birer kurtarıcı ve örnek alınması gereken insanlar
olarak görülmesi.
Zenginlik
kavramının şerefsizlikle eş anlamlı olduğu konusunda değişmesi mümkün olmayan
bir dünya görüşüm var, özellikle de zenginliklerini çok çalışmanın sonucu
olduğu konusunda hikayeler anlatan insanlara ayar oluyorum. Lan olm hiç mi
aranızda define bulan, devlet ihalesi yakalayıp devleti düdükleyen, ne bileyim
kaçakçılık vs gibi illegal işlere bulaşarak köşeyi dönen yok? Hepiniz mi çok
çalışarak zengin oldunuz? Helalll beeeee.
26 Şubat 2018 Pazartesi
Benim İçin Önemsiz Olan Şeyler 2: Başarı Hikayeleri
Neyse, ana konudan çok fazla uzaklaşmadan konuma
döneyim. Aslında böyle ilgisini toplama konusunda zorluk yaşanmasını
hiperaktiviteye, aşırı zekaya falan bağlıyorlar da bence alakası yok, yani öyle
bir şey olsa ben kesinlikle ana konuda uzaklaşamazdımashdakhfakfh.
Hani
Angelina Jolie’yle bir ara aşk yaşayıp kişisel gelişim ayağına keriz ayıklayan
bi havuç kafa vardı ya, neydi onun adı? Heh, M*tin H*ra. Tamam tamam aşk
yaşadığı kişi de Adriana Lima’ydı. Bu havucu TedX konuşmacısı olarak vakti
zamanında konferansa falan da çıkarttılar, hatırladınız değil mi? Hatırlamayan
ve bilmeyenler için özet geçeyim; bu havuç bomboş içeriğe sahip konuşması
esnasında kurumsal dünya olarak nitelendirilen iğrençlikler deryasındaki tüm
köşebaşlarını tutmuş, yönetici vasfıyla 5 haneli maaşlara çalışan
gerizekalıları “Ayağa kalk hadi, Kollarını açmanı istiyorum , Kollarını
aç ve zıpla, Gülümse biraz hadi, Gülümse, Ve sarıl
etrafındakilere” diyerek maymuna çevirmiş, aralarında biri de çıkıp “N’apıyosun
lan sen amk değişiği” dememekle birlikte hepsi evrimin ilk aşamalarındaki
neanderthaller gibi birbirlerine sarılarak zıplamıştı. Midem bulanarak
izlediğim bu salaklıklar silsilesinde “başkası adına utanma” duygusunu vücudumun en küçük yapı taşına kadar
hissettim.
İzlenmesini
kesinlikle tavsiye etmemekle birlikte merak edenler için linki buraya
bırakıyorum.
Bunun
gibi bir çok örnek var ama bu örnek benim için ileri boyutta bir dangalaklık
göstergesi olduğundan dolayı bunun üstünden gitmek istedim. Çünkü bu Metin Hara’nın
kitaplarını alanlar da, bunun konferansına tonla para ödeyip gidenler de, bunun
konferansını düzenleyenler de, hemen hemen hepsi başarı hikayesi dinlemeyi ve
anlatmayı seven tipler! Kapasite ve mentalite bu.
Bakın
sevgi tanecikleri; Mevcut kapitalist sistem içerisinde bazı noktaların bazı
kişilerle doldurulması gerekir çünkü sistem bunu gerektirir. Bu kişiler de
yazılı kural olmamasına rağmen belli başlı kriterlere sahip olmakla birlikte
oyunu sistemin kuralına göre oynayacak kişilerden seçilir.
Dolayısıyla “Çok çalıştım, çok çabaladım ve bu günlere geldim”
masalının doğruluğuna inananları gözlerinden öperim. Ben bu söylemin “Çok
çalıştım, çok çabaladım, biraz katakulli yaptım, bunun yanında da birazcık göt
yalayarak birtakım kişilerin de hakkını yiyerek bu günlere geldim” söyleminin
doğruluğuna inanıyorum.
Bu kadar, bitti :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 comments :
Yorum Gönder